20 Temmuz 2008 Pazar

BARAKA


"Baraka: Sufi inancına göre Allah tarafından gönderilen ruhani güç ve akıl."

Ertuğrul Karslıoğlu, kısa bir belgesel çekme eğitimi sırasında filmin ilk 5 dakikasından birkaç saniyelik görüntüler i gösterdiğinde, yeryüzünde var olan dinlerin sessiz bir görsel bütünü zannetmiştim BARAKA’yı. Karslıoğlu, bu kadar ısrar etmemiş olmasa, yerine başka bir şey izlemek için filmi izlemeyi gelecek yıllara bile bırakabilir, aklımdaki izleme baskını hissetmezdim. Metni olmayan bir film olması, benim gibi sözcüklerine anlam veren biri için, filmin dışında hayallere dalma endişesi yaşatsa da, geçen her dakika kilit üstüne kilit vurdu çıkış yoluma. 

Yönetmen Ron Fricke’in yaşantısı gerçekten zor olmalı. Dünyayı bu kadar iyi algıladıktan ve iyi tanıdıktan sonra hayatı akışına bırakma lüksünü kaybetmiştir. Duygularını ve düşüncelerini istediği şekilde anlatabilmenin sancılarını yaşadığını düşünüyorum. Ona acı veren bu sancılar, bize bir başyapıt olarak dönmüş. 
Belgesel İlahi ve İlahi olmayan (Bu ayrıma inanmasam da anlaşılması için kullanıyorum) dinlerden baş döndürücü fotografik görüntülerle başlıyor. Bu görüntüler bittiğinde, bir anda kendi yaşantınızı buluyorsunuz filmde. Önem verdiğiniz değerlerin yıkılması için sadece size ayna tutuyor. Size soru sormuyor. Kendi sorunuzu kendinize yine kendiniz soruyorsunuz. Büyük olasılıkla cevabınız olmayacaktır. Cevabınız olsaydı zaten o soruları sormazdınız. Tatlı tatlı tokatlanırken ruhunuz, film almak isteyene basit bir mesaj veriyor. Her neye inanıyorsanız, inanın. Samimi olduğunuz sürece inancınız güzeldir. İnancınız güzel olduğu sürece de gereksinimlerini yerine getirin. 

Ron Fricke bu tarz sancılar yaşadığı ve bu sancılardan onu kurtaracak ürünler ortaya çıkardığı sürece, onu izlemek bana mutluluk verecek. 

Imdb Puanım: 10

1 yorum:

Murat dedi ki...

Deli Dumur,Baraka ile ilgili özenli yorumlarını okuyunca bende birşeyler karalamak istedim.
Red Fricke'in insanlığın ve tabiatın farklı formlarını her ne kadar bilipte bilmemezlikten gelmemize rağmen muhteşem karelerle gözlerimizin önüne serdiği belgeseli ile bana birkez daha Rumen düşünür E.M Cioran'ın yıllar önce mealen söylediklerini hatırlattı.''İnsan tabiatın sapkınıdır.Aslında hayvanlar gibi yaşaması gerekirken,iki ayağı üzerine kalkmış,düşünmeye koyulmuştur.Yani bir nevi kötü yola düşmüştür ve her tabiat sapkını gibi yok olacaktır.''bunun ne kadar farkında olarak yaşadığımız tartışılır ama Baraka'yı izledik'ten sonra utancımdan saklanmak için delik aradım ama o bile kalmamış.Sanırım bizler soru sormaktan korkan Eşref-i Mahlukatlar olarak başkalarının çok önceden verdiği yanıtlar ve diretmeleriyle yaşamaya devam edeceğiz.
Saygılarımla...