20 Temmuz 2008 Pazar

HAZİRAN 2008 - En İyi 10 Şarkı

1. Aslında Bir Konu Var - Yasemin Mori
2. Black Moon - Third Hand Prophecy
3. High & Mighty - Cyndi Lauper
4. Duvar - Ercüneyt Özdemir
5. Akrep - Çilekeş
6. Pacey Singer - Third Hand Prophecy
7. Give It Up - Cyndi Lauper
8. Handsfree (If You Hold My Hand) - Sonny J
9. Into The Nightlife - Cyndi Lauper
10. Cabaret Short Circuit - Sonny J

Her nereden bulduysam buldum haziran ayında iki güzel albüm kulaklarımın pasını sildi. Bunlardan ilki Third Hand Prophecy’e ait “A Human” albümü. Bu albümü arkadaşlarıma tavsiye edip, çok kötü olduğuna dair tepkiler alsam da, anladığım kadarı ile (albümün şarkı sözleri hiçbir yerde yok) güzel sözleri ve tatlı elektronik melodileriyle bıkmadan usanmadan defalarca inlediğim bir albüm. Bazı yerlerde gotik melodiler bulunduran albümde, Black Moon ve Pacey Singer en beğendiğim şarkılar.
Haziran ayının diğer albümü de, Cyndi Lauper ‘a ait “Bring Ya to the Brink”. Çok hareketli elektronik şarkılara sahip. Cyndi Lauper’ın sesini bazı şarkılarda Madonna’ya, bazı şarkılarda Kylie Minogue’a benzetebilirsiniz. Cyndi Lauper hiç sevmediğim R&B tınılarını da güzel bir hale dönüştürmüş. Alışılagelmiş tabirle kıpır kıpır bir elektronik albüm, Bring Ya to the Brink.

BARAKA


"Baraka: Sufi inancına göre Allah tarafından gönderilen ruhani güç ve akıl."

Ertuğrul Karslıoğlu, kısa bir belgesel çekme eğitimi sırasında filmin ilk 5 dakikasından birkaç saniyelik görüntüler i gösterdiğinde, yeryüzünde var olan dinlerin sessiz bir görsel bütünü zannetmiştim BARAKA’yı. Karslıoğlu, bu kadar ısrar etmemiş olmasa, yerine başka bir şey izlemek için filmi izlemeyi gelecek yıllara bile bırakabilir, aklımdaki izleme baskını hissetmezdim. Metni olmayan bir film olması, benim gibi sözcüklerine anlam veren biri için, filmin dışında hayallere dalma endişesi yaşatsa da, geçen her dakika kilit üstüne kilit vurdu çıkış yoluma. 

Yönetmen Ron Fricke’in yaşantısı gerçekten zor olmalı. Dünyayı bu kadar iyi algıladıktan ve iyi tanıdıktan sonra hayatı akışına bırakma lüksünü kaybetmiştir. Duygularını ve düşüncelerini istediği şekilde anlatabilmenin sancılarını yaşadığını düşünüyorum. Ona acı veren bu sancılar, bize bir başyapıt olarak dönmüş. 
Belgesel İlahi ve İlahi olmayan (Bu ayrıma inanmasam da anlaşılması için kullanıyorum) dinlerden baş döndürücü fotografik görüntülerle başlıyor. Bu görüntüler bittiğinde, bir anda kendi yaşantınızı buluyorsunuz filmde. Önem verdiğiniz değerlerin yıkılması için sadece size ayna tutuyor. Size soru sormuyor. Kendi sorunuzu kendinize yine kendiniz soruyorsunuz. Büyük olasılıkla cevabınız olmayacaktır. Cevabınız olsaydı zaten o soruları sormazdınız. Tatlı tatlı tokatlanırken ruhunuz, film almak isteyene basit bir mesaj veriyor. Her neye inanıyorsanız, inanın. Samimi olduğunuz sürece inancınız güzeldir. İnancınız güzel olduğu sürece de gereksinimlerini yerine getirin. 

Ron Fricke bu tarz sancılar yaşadığı ve bu sancılardan onu kurtaracak ürünler ortaya çıkardığı sürece, onu izlemek bana mutluluk verecek. 

Imdb Puanım: 10